|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
ve daha sonra |
and later adv.
|
|
Furthermore, the director of the newspaper was imprisoned and later freed.
Ayrıca, gazetenin müdürü hapse atılmış ve daha sonra serbest bırakılmıştır.
More Sentences
|
2 |
General |
mektup zarfı üzerine isim ve soyadından sonra kısaltılarak yazılan ve “bay” anlamına gelen bir unvan |
esquire n.
|
|
3 |
General |
bağışı yapanlara ve onların ailelerine öldükten sonra ruhları icin duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi |
frankalmoigne n.
|
|
4 |
General |
bağışı yapanlara ve onların ailelerine öldükten sonra ruhları icin duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi |
tenure by free alms n.
|
|
5 |
General |
1980 ve daha sonra doğumlu olanlar |
people born in 1980 and afterwards n.
|
|
6 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
christian era n.
|
|
7 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
current era n.
|
|
8 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
common era n.
|
|
9 |
General |
hazreti davut'a ve müritlerine erzak getiren ve daha sonra onun karısı olan kadın |
abigail n.
|
|
10 |
General |
milattan sonra ikinci ve onuncu yüzyıllar arasında kullanılan eski ibrani dili |
rabbinic hebrew n.
|
|
11 |
General |
milattan sonra ikinci ve onuncu yüzyıllar arasında kullanılan eski ibrani dili |
mishnaic hebrew n.
|
|
12 |
General |
abd ve kanada'da 2015'ten sonra yaşanan opioid bazlı uyuşturucu krizi |
opioid epidemic n.
|
|
13 |
General |
abd ve kanada'da 2015'ten sonra opioid bazlı uyuşturucu kullanımının/bağımlılığının/doz aşımı vakalarının ciddi derecede artması |
opioid epidemic n.
|
|
14 |
General |
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün |
meal n.
|
|
15 |
General |
özellikle meksika ve orta amerika'da ormandan temizlenip birkaç dönem ekilip sonra terk edilen küçük arazi |
milpa n.
|
|
16 |
General |
(nükleer bomba) patlamadan sonra gökyüzünde oluşan mantar şeklinde moloz ve toz bulutu |
mushroom-shaped cloud n.
|
|
17 |
General |
sirk ve karnavallarda çığırtkandan sonra bilet satışını açan kimse |
shill n.
|
|
|
18 |
General |
yemeklerden önce ve sonra dua etmek |
say grace v.
|
|
19 |
General |
şiddetli ve aralıksız yağmurdan sonra çamurlaşmış (at yarışı pisti) |
muddy adj.
|
|
20 |
General |
fiil ve ortaçlardan sonra kullanılan bir edat |
of prep.
|
|
Proverb |
|
21 |
Proverb |
her şeyin bir yeri olmalı ve her şey kullanıldıktan sonra yerli yerine konmalı |
a place for everything, and everything in its place
|
|
Colloquial |
|
22 |
Colloquial |
koreli müzik grubu exo'nun üyeleri olan baekhyun ve chanyeol'un birlikte olduktan sonra aldıklari isim |
chanbaek n.
|
|
23 |
Colloquial |
dikkatsiz motosiklet kullanan ve bunun sonucunda kaza geçirip öldükten sonra organlarını bağışlaması muhtemel olan sürücü |
donorcycle n.
|
|
24 |
Colloquial |
hokeyde oyunun başında veya devre arasından sonra iki rakip oyuncu arasında yapılan ve oyunu başlatan top atışı |
face-off n.
|
|
25 |
Colloquial |
koreli müzik grubu got7’ın üyeleri olan choi youngjae ve lim jaebeom’un birlikte olduktan sonra aldıkları isim |
2jae n.
|
|
26 |
Colloquial |
who/what/where/when/why ve how'dan sonra kullanılan vurgu ifadesi |
in (the) blazes? interj.
|
|
27 |
Colloquial |
who/what/where/when/why ve how'dan sonra kullanılan vurgu ifadesi |
in blue blazes? interj.
|
|
28 |
Colloquial |
who/what/where/when/why ve how'dan sonra kullanılan vurgu ifadesi |
the blazes interj.
|
|
29 |
Colloquial |
who, what, where, when, why ve how'dan sonra kullanılan vurgu ifadesi |
in blue blazes? expr.
|
|
Idioms |
|
30 |
Idioms |
abd ve kanada'da 2015'ten sonra yaşanan opioid bazlı uyuşturucu krizi |
opioid crisis n.
|
|
31 |
Idioms |
(bir şeyi ancak ve uzun uğraşlardan sonra) kabul ettirmek |
squeak something through v.
|
|
32 |
Idioms |
zarla oynanan kreps oyununda ilk atıştan sonra yedi atmak ve tahminlerin kaybedip elin bitmesine sebep olmak |
seven out v.
|
|
33 |
Idioms |
sabah ve öğleden sonra içki içmek istendiğinde söylenen bir söz |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
34 |
Idioms |
40 yaşına kadar edinilen beceriler ve tecrübeler insana 40'ından sonra daha keyifli bir hayat sağlar |
life begins at 40 expr.
|
|
35 |
Idioms |
gün batımından çok sonra ve şafaktan çok uzakta |
so long after sunset and so far from dawn expr.
|
|
Trade/Economic |
|
36 |
Trade/Economic |
temettü ve yedeklerden sonra kalan birikmiş ve ödenmemiş kar |
carry-forward n.
|
|
37 |
Trade/Economic |
temettü ve yedeklerden sonra kalan birikmiş ve ödenmemiş kar |
carry-over n.
|
|
|
38 |
Trade/Economic |
borçlar, cenaze masrafları ve idari giderler ödendikten sonra kalan ve mirasçılar arasında dağıtılan mülk |
net estate n.
|
|
39 |
Trade/Economic |
projelerde iş/talep sahibinin proje tamamlandıktan sonra gerçekleştirmeyi istediği gereksinimlerin ne olduğunu ve neden yapıldığını anlatan belge |
business requirement document (brd) n.
|
|
40 |
Trade/Economic |
büyük bir mali kuruluşun geniş bir menkul kıymet portföyünü satın alması ve sonra bunu bölüm bölüm müşterilerine satması |
bought deal n.
|
|
41 |
Trade/Economic |
bilanço tarihinden sonra ortaya çıkan ve düzeltme gerektiren olaylar |
adjusting event after the balance sheet date n.
|
|
42 |
Trade/Economic |
bilanço tarihinden sonra ortaya çıkan ve düzeltme gerektiren olaylar |
adjusting events after the balance sheet date n.
|
|
43 |
Trade/Economic |
her türlü ıskonto ve indirimler çıkartıldıktan sonra kalan fiyat |
net price n.
|
|
44 |
Trade/Economic |
ihracatçının malını göndermesi ve ödemenin daha sonra yapılması olanağını tanıyarak ithalatçıya dolaylı finansman sağlaması |
accounts receivable financing n.
|
|
45 |
Trade/Economic |
öğleden sonra başlayan ve gece sona eren vardiyada çalışan işçiler |
swing shift n.
|
|
46 |
Trade/Economic |
öğleden sonra başlayan ve gece sona eren çalışma vardiyası |
back shift n.
|
|
47 |
Trade/Economic |
öğleden sonra başlayan ve gece sona eren vardiyada çalışan işçiler |
back shift n.
|
|
48 |
Trade/Economic |
öğleden sonra başlayan ve gece sona eren çalışma vardiyası |
swing shift n.
|
|
49 |
Trade/Economic |
ülkeye ait tesis ve malların (el değiştirdikten sonra) açık artırmayla satışı |
clearing sale [australia] n.
|
|
Law |
|
50 |
Law |
bağışçılara ve ailelerine öldükten sonra duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi |
almoign n.
|
|
51 |
Law |
bağışçılara ve ailelerine öldükten sonra duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi |
almoin n.
|
|
52 |
Law |
bağışçılara ve ailelerine öldükten sonra duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi |
frankalmoign n.
|
|
53 |
Law |
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm |
sunset provision n.
|
|
54 |
Law |
kesin dampinge karşı vergi ve fiyat taahhütleri uygulamaya konuldukları tarihten itibaren söz konusu vergi için bir gözden geçirme prosedürü başlatılmadığı takdirde belli bir süre sonra yürürlükten kaldırılacağını ifade eden hüküm |
sunset clause n.
|
|
Politics |
|
55 |
Politics |
bir olay bittikten sonra da devam eden etkisi ve buna yönelik tepkiler |
backwash n.
|
|
56 |
Politics |
ikinci dünya savaşı'ndan sonra belçika, hollanda ve lüksemburg arasında kurulan ekonomik birlik |
benelux n.
|
|
Insurance |
|
57 |
Insurance |
tüm içeriği poliçe hazırlanırken oluşturulan ve daha sonra değiştirilemeyen bir hayat sigortası biçimi |
non-participating life insurance n.
|
|
Technical |
|
58 |
Technical |
deney yakıtına daldırıldıktan sonra kütle ve hacimdeki değişim |
change in mass and volume after immersion in test fuel n.
|
|
59 |
Technical |
çözülebilir tuzların uzaklaştırılmasından sonra eleme ve çökelme işlemi |
sieving and sedimentation following removal of soluble salts n.
|
|
60 |
Technical |
imalatın tamamlanmasından sonra ve işletmeye alınmadan önce |
after completion of construction and before entry into service n.
|
|
61 |
Technical |
ön şartlandırmadan sonra kopma anındaki uzama ve çekme mukavemeti |
tensile strength and elongation at break after pre-conditioning n.
|
|
62 |
Technical |
şebeke arızalarından sonra sistemin kararlılığını kaybetmeden şebekede kalabilmesi ve arıza sonlandırılıp normal işletme koşullarına dönünceye kadar şebekeyi destekleyebilmesi |
fault ride through (frt) n.
|
|
63 |
Technical |
şebeke arızalarından sonra sistemin kararlılığını kaybetmeden şebekede kalabilmesi ve arıza sonlandırılıp normal işletme koşullarına dönünceye kadar şebekeyi destekleyebilmesi |
low-voltage ride-through (lvrt) n.
|
|
64 |
Technical |
tohum ve çekirdek gibi maddelerde yağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan artıkları |
oil cake n.
|
|
65 |
Technical |
uzunlamasına sıkıştırıldığında iç çapında genleşme ve daha sonra sıkıştırma kuvveti serbest bırakıldığında ilk çapına geri gelme özelliği |
property of expanding its bore diameter when compressed longitudinally and thereafter returning to its initial diameter n.
|
|
66 |
Technical |
uçağa yakıt alındıktan sonra uçağın kaldırabileceği yolcu ve kargo dahil yük miktarı |
payload n.
|
|
67 |
Technical |
betona karıldıktan ve döküldükten sonra eklenen büyük taş |
plum n.
|
|
68 |
Technical |
demirli metali alüminyum tozu püskürtmek ve sonra ısıtmak suretiyle kaplamak |
calorize v.
|
|
69 |
Technical |
demirli metali alüminyum tozu püskürtmek ve sonra ısıtmak suretiyle kaplamak |
calorise v.
|
|
Computer |
|
70 |
Computer |
bir karakterden sonra yazılan ve onu tanımlayan bir karakter |
adscript n.
|
|
Construction |
|
71 |
Construction |
suya daldırdıktan sonra adezyon ve kohezyon özellikleri |
adhesion/cohesion properties after immersion in water n.
|
|
Transportation |
|
72 |
Transportation |
ana konvoyu meydana getiren ve daha sonra konvoydan ayrılacak olan gemilerin oluşturduğu grup |
leaver section n.
|
|
Aeronautic |
|
73 |
Aeronautic |
göçmenlik ve diğer kontrol noktalarından sonra havaalanının ulaşılan kısmı |
airside n.
|
|
Marine |
|
74 |
Marine |
(işaret bayrağını) düşey düzlemden yatay düzleme ve sonra tekrar düşey düzleme gelecek şekilde sallamak |
dip v.
|
|
75 |
Marine |
(geminin) bandırasını düşey düzlemden yatay düzleme ve sonra tekrar düşey düzleme gelecek şekilde sallamak |
dip v.
|
|
Medical |
|
76 |
Medical |
endotel hasarından sonra salınan ve düz kas hücrelerini çoğaltan madde |
cytokine n.
|
|
77 |
Medical |
kadın idrarının bir kısmını birleşmemiş bir dişi tavşana enjekte etmeyi ve daha sonra tavşanın yumurtalıklarını incelemeyi içeren hamilelik testi |
rabbit test n.
|
|
|
78 |
Medical |
kemoterapi ve radyoterapiden sonra beynin beyaz cevherinde görülen hasar |
leukoencephalopathy n.
|
|
79 |
Medical |
memenin cerrahi çıkarılmasından sonra gelişen olaylar ve belirtiler kompleksi |
postmastectomy syndrome n.
|
|
80 |
Medical |
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları |
angiocardiogram n.
|
|
81 |
Medical |
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları |
angiogram n.
|
|
82 |
Medical |
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları |
angiography n.
|
|
83 |
Medical |
bağışıklık sisteminin bir antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra daha hızlı ve güçlü bir şekilde yanıt verme yetisi |
memory n.
|
|
84 |
Medical |
doğumdan sonra vajinadan gelen normal kan, doku ve mukus akıntısı |
lochial n.
|
|
85 |
Medical |
ameliyatta gözün lensi çıkarıldıktan sonra yerine implante edilen şeffaf ve plastik bir lens |
iol n.
|
|
Pathology |
|
86 |
Pathology |
bazen viral bir hastalıktan sonra ortaya çıkan kas ağrısı, aşırı yorgunluk ve halsizlik ile karakterize bir hastalık |
myalgic encephalopathy n.
|
|
Pharmaceutics |
|
87 |
Pharmaceutics |
kan basıncını düşüren ve kalp krizinden sonra verilen ace inhibitörü türünde bir ilaç (ticari marka) |
zestril® n.
|
|
88 |
Pharmaceutics |
ikinci dünya savaşı'ndan hemen sonra popüler olmuş bir multivitamin ve mineral ilacı |
hadacol® n.
|
|
Food Engineering |
|
89 |
Food Engineering |
alkollü sıvıların asetik fermantasyonundan sonra oluşan ve şaraba katılarak sirke üretiminde kullanılan yapışkan bir tabaka |
mother n.
|
|
Gastronomy |
|
90 |
Gastronomy |
özellikle fırın tabanında pişirildikten sonra üstüne un serpilen ortası yarık, büyük ve beyaz bir danimarka ekmeği |
danish loaf [uk] n.
|
|
Physics |
|
91 |
Physics |
elektrik enerjini muhafaza eden ve daha sonra açığa çıkaran transparan malzeme |
electrofluor n.
|
|
Chemistry |
|
92 |
Chemistry |
bağlı azotun yakıldıktan ve azot dioksite yükseltgendikten sonra kemilüminesans dedektör kullanılarak belirlenmesi |
determination of bound nitrogen after combustion and oxidation to nitrogen dioxide using chemiluminescence detector n.
|
|
93 |
Chemistry |
bazı çözünenlerin veya tuzların kristalleşmesinden sonra geriye kalan ve genellikle katışıklar içeren çözelti |
mother liquor n.
|
|
94 |
Chemistry |
bazı çözünenlerin veya tuzların kristalleşmesinden sonra geriye kalan ve genellikle katışıklar içeren çözelti |
mother water n.
|
|
Biology |
|
95 |
Biology |
lektriksel ortamda jel üzerinde göç ettirilen ve fraksiyonlarına ayrılan protein veya nükleik asitlerin bir destek tabakaya aktarıldıktan sonra özgül olarak belirlenmesi |
blotting n.
|
|
96 |
Biology |
rna oluştuktan sonra ve rna zinciri çekirdekten ayrılmadan önce gelişen |
posttranscriptional adj.
|
|
Astronomy |
|
97 |
Astronomy |
aniden gözüken, bir süre parlayan ve sonra tamamen kaybolan yıldız |
temporary star n.
|
|
98 |
Astronomy |
5 milyar yıl sonra samanyolu ve andromeda galaksilerinin birleşmesiyle oluşacak olan yeni galaksi |
milkdromeda n.
|
|
Zoology |
|
99 |
Zoology |
dişilerin karınlarında yer alan ve süt bezi içeren, yavruların doğduktan sonra içinde büyüme devam ettikleri dış kese |
marsupion n.
|
|
100 |
Zoology |
keseli dişilerinin karınlarında yer alan ve süt bezi içeren, yavruların doğduktan sonra içinde büyüme devam ettikleri dış kese |
incubatorium n.
|
|
Botanic |
|
101 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
lablab bean (lablab purpureus) n.
|
|
102 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
hyacinth bean n.
|
|
103 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
bonavist n.
|
|
104 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
dolichos lablab n.
|
|
105 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
egyptian bean n.
|
|
106 |
Botanic |
afrika ve asya'ya özgü, yemlik olarak veya bakla ve tohumları için yetiştirilen, kaynatıldıktan sonra yenebilen bezelye familyasından bir bitki |
indian bean n.
|
|
107 |
Botanic |
yaz ortasında küçük çiçekler açan ve her yıl çiçek açtıktan sonra ölen bir bitki cinsi |
astrantia n.
|
|
108 |
Botanic |
yaz ortasında küçük çiçekler açan ve her yıl çiçek açtıktan sonra ölen astrantia cinsi bitkiler |
masterwort n.
|
|
Agriculture |
|
109 |
Agriculture |
ağaçlık bir yerin ağaçlarını kestikten sonra köklerini yakarak ve temizleyerek ekilir duruma getirme işlemi |
slash and burn n.
|
|
110 |
Agriculture |
tahıl hasatından sonra, tarla zemininde kalmış bitki yaprakları ve sapları |
stover n.
|
|
111 |
Agriculture |
ağaçlık bir yerin ağaçlarını kestikten sonra köklerini yakarak ve temizleyerek ekilir duruma getirme işlemi |
slash-and-burn n.
|
|
Breeding |
|
112 |
Breeding |
sütten kesimden sonra bir yaşına kadar olan ve genellikle kesime kadar beslenen buzağı |
feeder cattle n.
|
|
Tobacco |
|
113 |
Tobacco |
dumanda bulunan katı ve sıvı fazın tutucuda tutulduktan sonra suyunun alınması ile elde edilen madde |
dry smoke condensate n.
|
|
114 |
Tobacco |
dumanda bulunan katı ve sıvı fazın tutucuda tutulduktan sonra suyunun alınması ile elde edilen madde |
dry particulate matter n.
|
|
115 |
Tobacco |
duman tuzağında toplanan katı sıvı maddelerden su ve nikotin çıkarıldıktan sonra geriye kalanlar |
tar n.
|
|
116 |
Tobacco |
işlemeden sonra kalan tütün kırık ve tozları |
offals n.
|
|
Linguistics |
|
117 |
Linguistics |
bir ünlüden sonra ve ünsüzden önce yer alan veya sentaktik duraklamadan önce gelen r sesinin telaffuz edildiği ingilizce lehçeleri veya aksanları ile ilişkili |
rhotic adj.
|
|
118 |
Linguistics |
ibranice yazısında bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelimeden ritmik ve gramatik olarak ne derece ayrık olduğunu ifade eden (vurgu işareti) |
disjunctive adj.
|
|
History |
|
119 |
History |
29 ocak 1986'da kalkışından hemen sonra infilak eden ve yedi mürettebatı ölen uzay mekiği |
challenger n.
|
|
120 |
History |
ziyafetten sonra şekerli ve baharatlı şarap ikramı |
voidee n.
|
|
121 |
History |
(bizans imparatorluğu ve sonra sicilya) görevleri farklılık gösteren bir tür memur |
logothete n.
|
|
122 |
History |
daniel kitabı'nda asurlular, persler, makedonlar ve romalılardan sonra kurulacağı müjdelenen evrensel monarşi |
fifth monarchy n.
|
|
Religious |
|
123 |
Religious |
dini törenden sonra papaz ve koronun çekilmesi |
recession n.
|
|
124 |
Religious |
dini törenden sonra papaz ve koronun çekilmesi |
recessional n.
|
|
125 |
Religious |
1. dünya savaşı'ndan sonra ingiltere'de yalnızlık ve nefretle mücadele etmek ve hristiyanlığı teşvik etmek için kurulan bir topluluk |
toc h n.
|
|
126 |
Religious |
milattan sonra 1. ve 6. yüzyıllar arasında talmud kitabına katkı sağlayan yahudi alimlere verilen isim |
rabbi n.
|
|
127 |
Religious |
(hristiyanlıkta) meryem'in ölümünden sonra bedeni ve ruhunun cennete girmesi |
assumption n.
|
|
128 |
Religious |
(hristiyanlıkta) meryem'in ölümünden sonra bedeni ve ruhunun cennete girmesi |
assumption of mary n.
|
|
129 |
Religious |
(hristiyanlıkta) meryem'in ölümünden sonra bedeni ve ruhunun cennete girmesi |
august 15 n.
|
|
130 |
Religious |
ekmek ve şarap ayininden sonra el yıkamak için su koyulan kap |
urceole n.
|
|
131 |
Religious |
m.ö. 2000'den sonra aryan, dravid ve munda kültürlerinin bir araya gelmesiyle oluşan inançlar |
hindu beliefs n.
|
|
132 |
Religious |
hz. isa'nın çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı iddia edilen sakallı bir adama ait önden ve arkadan siluetin olduğu keten kumaş |
shroud of turin n.
|
|
Environment |
|
133 |
Environment |
kuru yakma işleminden sonra organik ve toplam karbon |
organic and total carbon after dry combustion n.
|
|
Geology |
|
134 |
Geology |
volkanın şiddetle patlamasından sonra yamaçlardan hızla akan, türbülanslı akkor gaz, kül ve kaya parçalarından oluşan yıkıcı bulut |
nuée ardente n.
|
|
Military |
|
135 |
Military |
ön siper ve destek siperinden sonra kazılan üçüncü siper hattı |
reserve trench n.
|
|
136 |
Military |
zırhlı personel taşıyıcılarının ve kara araçlarının koruyucu zırhından geçtikten sonra patlamak üzere yapılmış nüfuz edici bir mermi |
projectile common n.
|
|
137 |
Military |
ön çarpışma ikmal maddeleri ve yüzer atıkların boşaltılmasından sonra hücum filosunda geriye kalan ikmal maddeleri |
landing force supplies n.
|
|
138 |
Military |
britanya hindistanı ordusu ve sonra gelen ordularda ere denk gelen en düşük rütbe |
sepoy n.
|
|
Sport |
|
139 |
Sport |
yarış bittikten sonra atların semerinin çıkarıldığı ve ödüllerin verildiği etrafı çevrili alan |
unsaddling enclosure n.
|
|
Card |
|
140 |
Card |
(poker ve briçte) başka oyuncunun bahis vermesinden sonra rakip takım oyuncusunun verdiği teklif |
overcall n.
|
|
141 |
Card |
(skat oyununda) oyuncunun turun başında dağıtılan 10'ar karttan sonra geriye kalan ve sonra dağıtılmak üzere masanın ortasında kapalı şekilde tutulan iki karttan herhangi birini kullanmadığı oyun |
solo n.
|
|
142 |
Card |
(eli iyileştirmek için poker kartını) rastgele olarak ve genellikle ilk bahisten sonra almak |
draw v.
|
|
Music |
|
143 |
Music |
bir telin vurulduktan sonra çekiçle geriye doğru hareketini durduran ve anahtar serbest bırakılıncaya kadar tutan piyano hareketi |
check n.
|
|
Theatre |
|
144 |
Theatre |
genellikle komedyenin yaptığı şakayı vurgulamak için kasnak vuruşundan veya zil sesinden sonra kullanılan hızlı ve kesik davul sesi |
rimshot n.
|
|
Photography |
|
145 |
Photography |
(fotoğrafik emülsiyonu) üretimden sonra ve pozlamadan hemen önce hızını artırmak için işlemek |
hypersensitize v.
|
|
146 |
Photography |
(fotoğrafik emülsiyonu) üretimden sonra ve pozlamadan hemen önce hızını artırmak için işlemek |
hypersensitise v.
|
|
Mythology |
|
147 |
Mythology |
gümüş çağdan sonra gelen savaş ve hukuksuzluk çağı |
brazen age n.
|
|
Latin |
|
148 |
Latin |
ve sonra gelenler |
et seq. (et sequens) expr.
|
|
149 |
Latin |
ve sonra gelenler |
et seqq expr.
|
|
Engineering |
|
150 |
Engineering |
(sürveyde) yükseltiölçer hareket ettirilmeden önce belirlenen ve sıfırlamadan sonra cihaz yüksekliğini ölçmede kullanılan nokta |
turning point n.
|
|
Slang |
|
151 |
Slang |
hayat adil değildir ve sonra ölürsün |
life's a bitch (and then you die) expr.
|
|
152 |
Slang |
hayat adil değildir ve sonra ölürsün |
life’s a bitch, then you die expr.
|
|
Modern Slang |
|
153 |
Modern Slang |
geçmişte kullanılan ve vücut yağında depolanan lsd'nin etkisinin bir süre sonra/ara ara tekrar yaşanması |
acid flashback n.
|
|
154 |
Modern Slang |
kısa, öz ve akıllıca bir ifadenin akla sonradan/iş işten geçtikten sonra gelmesi |
afterism n.
|
|
155 |
Modern Slang |
büyük bir partiden/müzik festivalinden sonra yapılan ve etkinlikten kesitler içeren video |
aftermovie n.
|
|